Kavram Tartışmaları (1): Mesleğin Adı

Ne zamandır okumaktan, akademik işlerle uğraşmaktan buraya yazamıyorum. Madem yeni bir yazı yazıyorum o zaman ne zamandır kaleme almak istediğim bir konuyu gündeme getireyim istedim: Kavramlar. Tomanbay hocamız gibi bu konu üzerinde kitap yazacak kadar vakıf değilim. Ama benim de söylecek sözüm var 🙂 (blog bunun içn var zira).Kavramlar,  bizim nerede durduğumuzu, olaylara nasıl baktığımızı gösterebilmek açısından önemli araçlardır. Kurumsallaşma sürecinde olan bir mesleğini mensupları olarak bu beylik cümleyi sadece bir giriş cümlesi olarak görmemek aynı zamanda da bu cümlenin üzerine daha fazla düşünmek, bizim açısından meslek  etiği kadar önemli bir şey bence zira . Bu yazıyı tarafgir ,popüler bir sosyal medya ifadesinden uyarlayarak, “sen sosyal çalışmayı savundun” gibi öfkeye sevk edecek bir yazı olarak görmeyin. Sadece kavramın üzerine düşünmek üzere bir araç olarak görün, birlikte tartışıp birlikte düşünelim.

Çok sevgili abilerim Ali İstanbullu ve Özkaya ile birlikte asosyal  hizmet diye bir program yapıyoruz sosyal çalışma podcast YouTube kanalında. Orada da belirttim, burada da belirtmek istiyorum.Kavram tartışmasından önce, şunu beyan etmeliyim ki bence kavram tartışması bizim konfor alanımızın dışında var olan çatışmaları  konfor alanımız içinde kabul etmek. Mevcut sosyal politikalar, hangi siyasi parti gelirse gelsin, sosyal hizmetlerin profesyonel bir şekilde gerçekleştirilmesine yönelik bir direnci beraberinde getiriyor ( bu ayrı bir yazı konusu olabilir).  Gerek sosyal hizmet eğitiminde “hormonlu büyüme” (özcan’a selamlar)  gerek ise mesleğin halen toplumda bilinir hale gelmemesi gibi unsurlara duyulan öfke ve yukarıda bahsettiğim kısıtlılık, hiçbir yere varılmayan ama herkesin “içini döktüğü” bir tartışmaya dönüşüyor. Bu haliyle bizim için vazgeçilmez bir tartışma, “suni” bir gündem kavram tartışması.  Bu suni gündemin bir işlevi var, öfkenin boşalması, eski defterlerin açılması ve yakınmamızı sağlaması. Bu nedenle bu tartışmanın Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Beş Şehir’de bahsettiği sıtma titremesinden farksız olduğunu düşünüyorum. En güzel titremenin sıtma titremesi olması gibi, bu tartışma da bizim için bir “zevk alanı”.

Ben sosyal çalışma kavramını kullanmayı tercih ediyorum. Mesleğin sosyal çalışma olarak adlandırılmanın iki boyutu var. Birincisi profesyonel olan/olmayan ayrımının yapılması, ikincisi ise mesleğin mesleki çıktıyla sınırlamasının yarattığı güçlükle ile ilgili. Sosyal çalışma terimi Jeffrey Brackett’e dayanmaktadır. Bracket “sosyal kelimesini aile, üyeleri, arkadaşlar ya da kişinin içinde bulunduğu kültürel etnik grup, okul, ilişkisini betimlediğini düşünmektedir (Sheafor, Horesji,2012:12). Tomanbay’ın da (2008) belirttiği üzere sosyal kelimesi Türkçe’de Brackkett’in de belirttiği ilişki ağını kapsamaktadır, bu bağlamda sosyal kelimesinin Türkçe bir başka karşılığının “toplumun esenliği ile ilgili, özellikle çalışan toplum katmanlarının, yoksulların, yaşlılığın esenliği için girişilen çalışmalar olarak adlandırılabilecek toplumcul” kelimesidir ( Mıhçoğlu, 1992, akt: Tomanbay, 1999)

Mesleğin adını veren Jeffrey Brackett, o dönemde yapılan mesleki çalışmaları hayır
işlerinden ayırmak için çalışma kelimesinin kullanılması gerektiğini belirterek
mesleğin adının sosyal hizmet değil sosyal çalışma olarak adlandırmıştır. Zira
Brackett, çalışma kelimesiyle, gerçekleştirilen profesyonel uygulamaların, düzenli,
disiplini ve sorumlulukla icra edildiğinin anlaşılacağını savunmuştur (Sheafor,
Horesji,2012,s.12).  İçimize dönelim sosyal hizmet eğitimini alan ilk kişi Sabiha Sertel sosyal hizmet mesleğini içtimai sa’y yani sosyal iş olarak adlandırılıyor. Tıp kı TBMM’de sağlık ve sosyal işler komisyonunda ele alındığı gibi. Sertel daha sonra yazılarında sosyal işçilik  kavramından bahsetiyor. Tıp kı şu an Azerbaycan’da sosyal hizmet kavramı yerine sosyal iş denmesi gibi…

Günümüz de sosyal hizmet kelimesi, çay ocağı ve diğer işlerden tutun da, sivil toplum örgütlerinin yürüttüğü yardım çalışmalarına kadar geniş bir uygulama
alanında kullanılabilmekte olup sosyal çalışma uygulaması ile diğer uygulamalarının
aynı şekilde adlandırılması mesleğin kurumsallaşması açısından güçlük oluşturmakta, sosyal çalışma mesleği herkesin yapabileceği bir meslek haline getirilmektedir. Bu bağlamda Türkiye’de kurumsallaşma sürecini tamamlamamış bir meslek olarak sosyal çalışma uygulamaları ile profesyonel olmayan uygulamaların ayrılması için, ayrı kavramlara ihtiyaç bulunmakta.

Sosyal hizmet yerine sosyal çalışma terimini kullanmanın  ikinci nedeni, sosyal hizmet ifadesiyle mesleki uygulamanın sınırlandırılmasıdır. Türk Dil Kurumuna göre hizmet kelimesi birinin işini görme veya birine yarayan bir iş yapma” olarak tanımlanmaktadır. Çalışmak fiili ise Türk Dil Kurumuna göre, bir şeyi oluşturmak veya ortaya çıkarmak için emek harcamak olarak tanımlanmaktadır. Sosyal çalışma mesleğine dair yapılan uluslararası tanıma göre “sosyal çalışma mesleği, sosyal değişim ve gelişimi, sosyal bütünleşmeyi, insanların özgürleşmesini ve güçlenmesini destekleyen” bir meslektir. Bu bağlamda, gerçekleştirilen iş birinin işini görme veya birine yarayan bir iş yapmayla sınırlı değildir, sosyal değişimi ve gelişimi, sosyal bütünleşmeyi ve özgürleştirmeyi sağlamakla, insanları güçlendirmekle ilgilidir. Sosyal çalışmacılar, sosyal hizmet sunmada uzman kişiler değildir, sosyal çalışmacılar insanları, haklarıyla güçlendiren meslek elemanlarıdır. Bu nedenle sosyal hizmet yerine sosyal çalışma, sosyal hizmet uzmanı yerine sosyal çalışmacı terimlerinin kullanılmasının mesleğin profesyonelleşmesi açısından önemli olduğu düşünüyorum.

Lakin bu mesleğin ülkemizdeki gelişim adıyla sosyal hizmet olduğunu meslek elemanın adının da sosyal hizmet uzmanı olduğunu yok saymanın abesle iştigal etmek olacağını düşünüyorum.  Adı şu olacak dayatmasını kimsenin kimseye yapma hakkının olmadığını da bu vesileyle ifade etmekte fayda olacağına inanıyorum. Bu ülkede sosyal çalışma mesleği  ilgili en önemli yasal kazanımlar  sosyal hizmet uzmanı unvanıyla kazanıldı.  Çok kıymetli hocam Doç. Dr. Ertan Kahramanoğlu’nun  (umarım bir gün kendisinden canlı olarak dinleriz) kanun hazırlama sürecindeki aktif rolu, SHÇEK’in sosyal hizmet mesleğinin birincil alanı olmasını beraberinde getiren süreçler de hep sosyal hizmet uzmanları vardı.  Bu kazanımları, ya da iyi kötü mesleğin adının bilinirliğini çöpe atmak hangi mantığa sığar ?  Bu mesleğin adı bu ülkede sosyal hizmet, meslek elemanın adı sosyal hizmet uzmanıdır. Fakat sosyal çalışma kavramı  bu mesleğin olması gereken adıdır.  Tabip/ doktor/hekim gibi sosyal çalışmacı/sosyal hizmet uzmanı birbirlerinin yerine geçebilir. Bu tür kullanım  kimseye zarar vermez. Aksine sosyal çalışma unvanını boşta bulan kendini sosyal hizmet alanlarında var etmeye çalışan sahte meslek elemanlarının  sosyal çalışmacı unvanını kullanmasını engelleyebiliriz.

Kendimi tanıtırken sosyal çalışma ifadesini kullanıyorum. Ama bir parantez açıp mesleğimin adının sosyal hizmet uzmanı olarak da ifade edildiğini belirtiyorum(Sosyal hizmet uzmanı kullanamazsın diyenlere sosyal hizmet uzmanı, sosyal çalışmacı diyemezsin diyenlere de sosyal çalışmacı demeyi ihmal etmeyerek). Bence şimdi kavramların barışması zamanı. Yapay gündem bulmak, tarafgir olmak istersek yine buluruz.

Not: sosyal çalışmacı kavramını kullandığım için Tomanbaycı demişlerdi. Tomanbay hoca ve diğer büyük hocalarım gibi olabilirsek, çalışırsak, üretirsek onlar gibi ne ala ! Ama Tomanbaycı değilim. Ben toplum çalışmalarıyla ilgileniyorum. Buradan bakarsak Şener Hocacı, Ertan Hocacı olabilirim.

Saygılarla

21.05.2020 / Burdur

 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s