Güncel konulara dair toplumla sosyal çalışma yazıları yazmaya karar verdiğimi daha önce belirtmiştim. Bu çerçevede burada yazılar yazıyorum. Bu yazıda içinde bulunduğumuz süreçle ilgili.
Sosyal hizmet uzmanlarının profiline dair bir çalışma yapsak üç ana grup çıkacaktır sanırım ( bu bilimsel bir çalışmaya dayanmamakta sadece içinde bulunduğum yapıyı tanımlamaya çalışıyorum). Birinci grup SHÇEK geleneğinden gelen tek okuldan mezun olmuş herkesin birbirini tanıdığı küçük grup, bizim dahil olduğumuz hormonlu büyümeyle karşılaşmamış, özellikle 2000’li yıllarda başlayan Adalet Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve diğer kuruluşlarda çalışan açıköğretim fakültesinden mezunların olmadığı ikinci grup, birbirini tanıma konusunda diğer dönemlere göre daha aidiyeti olan, farklı okullardan mezun olmuş ( bu haliyle aynı sosyal hizmet eğitimini de almamış, aynı okul kültüründen beslenmemiş), daralmış ve daha fazla neoliberal saldırıya kalmış bir özel sektör-sivil toplum alanında çalışan, işsizlikle karşılaşmış meslektaşlardan oluşan üçüncü grup. SHUDER birinci grubun hakim olduğu bir üye profiline sahip. İkinci grup özellikle sekiz yıldır şube yönetimlerinde aktif rol oynadığını söylemek mümkün. Üçüncü grubun, SHUDER’e üyeliği konusunda bir sorun yaşanıyor. SHUDER yönetimi, derneğe üye olmanın şart olduğuna, örgütlenmenin önemine vurgu yaparken, bu söylemin üçüncü grubun derneğe üye olmasına dair bir zemin yaratmıyor, aksine kendine bir öteki yaratıyor. Üçüncü grubun derneğe üye olmamasının nedenlerini kişiselleştirmek ve bunun üzerinden bir eleştiride bulunmak, yapılan işi ulvileştirmekle beraber, çözümsüzlüğü beraberinde getiriyor. Aramızda kalsın birinci grubun da her toplantısında önerdiği çözümdür örgütlenmek ( bir dönem toplantılar bu şekilde bitiyordu)
Peki ne yapacağız ? Çözüm toplum örgütlenmesi yaklaşımı odağına alan, yatay örgütlenmelerden geçiyor. Bir başka deyişle örgütlenmeye farklı çerçeveden bakmaktan. Barker’a (2003) göre toplum örgütlenmesi “sosyal problemlerle uğraşmak, planlı kolektif hareketler yoluyla sosyal refahı güçlendirmek için aynı coğrafi bölgelerden veya ortak çıkarları olan insan toplulukları, bireyler veya gruplara yardımcı olmak üzere, sosyal çalışmacılar ve diğer profesyoneller tarafından kullanılan bir müdahale sürecidir. Öte yandan, toplum örgütlenmesi, tabiatı gereği ilerici, liberal, radikal veya muhafazakâr da değildir. Küçük veya büyük olsun toplumda bir değişim sağlamak isteyen bireylerin bir araya gelerek gerçekleştirdikleri eylemlerin tamamı toplum örgütlenmesi uğraşı olarak kabul edilir (Netting vd, 2008, Sen, 2003, akt: Brady & O’Connor, 2014, s. 212). Türkiye’de ne yazık ki sivil toplum= dernek üzerinden kurgulandığı için inisiyatifler, birlikler üzerinden örgütlenen toplum örgütlenmesi grupları yasal bir zemin bulamıyor. Ancak bu derneklerin oluşturabileceği platformların olmasına engel değil. Bizim bu tip bir örgütlenmeye ihtiyacımız var.
Uzun uzun yazıp bildiğiniz şeyleri tekrarlamak istemiyorum. Benim önerim : Mesleğimi savunuyoruma adlı bir platform kuralım. Kurduğumuz platformun yürüttüğü bir sosyal kampanya tasarlayalım, tasarlanan sosyal kampanya doğrultusunda lobicilik faaliyetleri dahil olmak üzere çeşitli makro uygulamalar gerçekleştirelim. Sadece bu faaliyet için bir araya gelsin insanlar. Annelerimiz babalarımız, komşularımız, birlikte çalıştığımız çalışmadığımız sivil toplum örgütleri, siyasi partiler ( parti ayrımı yapmaksızın), temas edebildiğimiz herkes bir araya gelsin. Bu sürece paralel bir gönüllü yönetimi programı tasarlayalım. Bu tasarlanan program doğrultusunda neye, nasıl ihtiyaç olduğu belirlensin, taşın altına elini koyacaklar öne çıksın (örgütlenelim, şunu yapalım demekten, komisyona gel demekten başka bir şey söylemiş oluruz)
Şunu da söylemek isterim.Ben toplum derslerinde şunu söylerim: bir stratejik planı olmayan, gönüllü yönetimi ile ilgili bir programı bulunmayan STK’larla çalışmayın. SHUDER’in şu an ki durumu da buna benziyor ne yazık ki. Ne stratejik planı var, yani ne yapacağını ön göremiyoruz, ne de kimin nasıl çalışabileceğine dair bir gönüllü programımız var. Öte yandan daha önceden de dile getirdiğim gibi yerelde güçlenen bir derneğin şubeler üzerinden örgütlenmesi gibi yapısal sorunlarımız var. Sosyal medya kampanyalarını tasarlarken hızlı bir şekilde, bir yandan da bu işlerin gerçekleştirmesi gerekiyor. Öte yandan, bizim sosyal medya aktivizminden başka bir araç geliştirmemiz gerekiyor.ABD’de toplum çalışmalarının kaderini değiştiren Saul Alinsky’nin de dediği üzere aynı araçlar kullanıldıkça sıradanlaşır. Birinci gün attığınız tweet ile beşinci gün attığınız tweet aynı etkiyi yaratmaz. Dilekçe göndermek vb. içinde aynı şey geçerli. Bu nedenle bu araçları da geliştirmek gerekir.
Selamlar
Not: Ben 2010-2017 yıllarında yönetim kurulu üyesi olarak görev yapmış biri olarak hariçten gazel okumanı kolay olduğunu söyleyebilirim. Ama aynı zamanda şunu da söylebilirim ki bu söylediklerimin makro sosyal hizmet uygulamalarında dair bilimsel bir temele dayanıyor ( gruplara dair çıkarımlar hariç) ve ben malulen emekli olacak süre kadar SHUDER’de görev aldım.
Not: atıflar toplumla sosyal çalışma kitabımdan.
not: çok hızlı yazdım!