Kış mevsimi haberleri vardır. Mevsimin ilk karının yağması, yolların kapanması, sebze ve meyvelerin çıkması gibi. Magazin haberleri tadında, anlamsız bir şekilde ekrana bakmaya yol açan haberler. Bir de kışın hatırlananlar ile ilgili haberler vardır. Kışın mahrumiyetini de en fazla çekenler, evsizler ile ilgili haberler… Dün bu haberlerden biri medyaya daha doğrusu sosyal medyaya yansıdı.
Evsizlik belki de tarihin en eski sosyal sorunlarıdan biri. Evlerini sokak yapan insanlardır evsizler.Sokağın görünmeyen sahipleridir (bu sahiplik öyle bir şeydi ki bir evsiz ile çalıştıktan sonra evsiz bizi sokağın sonuna kadar uğurlamıştı).Eğer dayanışmacı bir ilişki varsa “sahip de çıkılır” onlara mahalleli tarafından (evsizlerle ilgili yapmış olduğumuz bir çalışmada, aslında kronik evsizlerin sürekli sokakta olmak zorunda oldukları için sosyal ağlarının olduğun görmüştük). Çok sevgili dostum, meslektaşım Tufan’ın (kendisi evsizlerle çalışıyor) yanına gittiğimde, cinayetten dolayı hapiste yatarken, sağlık nedeniyle tahliye edilen eskiden milyarder olan İngiliz’i de, öz babasından kalan mirası alabilmek için yasadışı yollarla evlat edindirildiği ABD’den Türkiye’ye geleni de, tepetaklak gitmeye yol açan bir iflasın ardından toparlanamayıp “sokağa” düşeni de gördü bu gözler ( yakın zamanda bu konuyla ilgili bir araştırma yapacağım, araştırma önerisini hazırlarken yazıyorum bu yazıyı). Evsizlerin hikayesi farklı olsa da ortak sosyal özellikleri vardır. Sosyal destekten yoksun olmak, tek başlarını hayatlarını idare ettirememek(hepsi için geçerli olmasa da) , temel ihtiyaçlarından biri olan barınmayı karşılayamamak gibi (Hoş evsizliği bir yaşam tercihi edinenler de var, Almanya’da staj yaparken karşılaşmıştık, Türkiye’de çok nadir görülüyor). Ve hepsinin farklı şekillerde sadece barınmayla sınırlandırılmayacak psikososyal yardıma ihtiyacı vardır.Bu ihtiyaç giderilmelidir. Zira ev bizim için önemli bir yerdir. İki kişinin yasal olarak birlikteliğine verilen ad dünyanın herhalde hiçbir yerinde ev sahibi olmakla aynı anlama gelmez. Her mahallenin bir delisinin olduğu, “delilerin bir yerlere kapatılmadığı zamanlarda” evsizler bizim için ruhsal sorunları olan kişiler olarak görülmüştür. Evsizler çaresizdir, evsize yardım etmek bu nedenle önemlidir. Yardımsever bir millet olduğumuz için evsizler bizim için desteklenmesi gereken figürlerdir bir başka deyişle. “Afedersiniz dilenci değilim, yol param çıkışmıyor” diye yanınıza gelenlerden de göreceğiniz üzere evsizlere yönelik bir şeyler yapmak isteriz hep . Dualarımızda “Allah’ım sokakta kalanlarla kalacak yer ver” geçer mesela veya bir evsiz gördüğümüzde hemen onlara yönelik hizmetler sunulsun diye “yetkili” mercilere ulaşırız. Dün böyle bir şey yaşadık, sosyal medyada böyle bir görüntü(kimilerine göre belediye PR’ı kimilerine göre gerçek) yayınlandı ve yetkilere seslenildi. Ve bu sene sezon erken açıldı. Kar kış yoktu, evsizler donmayacaktı ve evsizler sokakta kalabilirdi, sokağa çıkma yasağında sokakta kaldıkları sosyal medyaya yansımasa..
Belediyenin evsizleri alıp bir yere yerleştirmesi takdir topladı ne yazık ki Ne yazık ki diyorum, bu işin sosyal medyaya yansıdıktan sonra gerçekleşmesi üzücüdür. Zira bu iş belediyenin görevidir. Belediye evsizlere yönelik hizmet sunmak zorundadır. Ama bu iş sadece belediyeleri işi değildir. Bu iş aynı zamanda Valiliklerin de görevidir. Ankara’da Valiliğin evsiz oteli işletmesi, belediyelerin hizmetleri ( 12 ay çalışan kuruluş sanırım bir İzmir’de ve Bursa’da var) bu görevin kış aylarında yerine getirildiğini gösterir. Bir başka deyişle Türkiye’de sadece kışın ele alınan bir sosyal sorun olarak kabul ediliyor. Evsizlere özgü bir yasal düzenleme yok. Acil durumlarda mesela Covid-19 nedeniyle, evsizleri misafirhaneye yetiştiriyoruz, kışın donmamalarını sağlamak için sokaktan alıyoruz ama evsizlere yönelik hizmetlerle ilgili yasal düzenlemiz, evsizlere yönelik kalıcı hizmet birimlerimiz yok. Bu şu demek: “olağanüstü durumlar dışında evsiz olarak sen dışarıda yaşayabilirsin”. Bunu demek tabi ki çok normal, dünyanın her yerinde, başta ABD olmak üzere, azımsanmayacak kadar evsiz olduğunu biliyoruz. Bazı ülkelerde bizim ülkemizde görünmeyen evsiz aileler de var ( şimdi Suriyelilerde görülen çatılı evsizlikten bahsetmiyorum). Ama öte yandan evsizlere yönelik uygulamalarla evsizlerin evsizlik hikayelerin sonlandığını da biliyoruz. Çok değerli okuyucu sözü bu nedenle şu şekilde bitirmek istiyorum: Hazır evsizler görünür oldu, bu sefer onlara sadece kış aylarında değil 12 ay boyunca nitelikli hizmetler sunabilmek için yasal düzenlemeler yapalım ve bu düzenlemelerle evsizlere hizmetler sunalım. Proje bazlı geçici şeyler olmasın bu hizmetler, bu alana dair sosyal politika üretelim!
Not1: Aklıma 2007’de evsizlikle ilgili Erasmus programında Türkiye ekibi olarak biz de evsizlik yok biz gecekonduyla bu işi çözmüşüz dememiz geldi. Evet gerçekten de biz evsizlik sorununu bu şekilde çözdük sanırım. O nedenle evsizlik bizim için bir sorun değil….
Not2: Fatih Toksöz, evsiz çalışan nadir shulardan, telif ücreti ödenmiş olmasına karşın (kendisine telif ücreti olarak közde et döner ısmarlanmıştır) kitabını yazmamıştır.
Not 3: pazar yazısı gibi oldu bu yazı belki bundan sonra her pazar yazarım böyle
Almanya stajımı hatırlattı bana bu yazınız hocam. Şöyle bir soruyla karşılaşmıştım oradayken: Türkiye evsizlere yönelik ne tür hizmetler sağlıyor? Sanki bu soruyla karşılaşana kadar bunun üzerine hiç düşünmemiştim, evet oradaki gözlemlerim Türkiye’ye göre evsizlerin orada daha görünür olduğu yönündeydi ancak bireysel bir öğrenme sürecinin dışında akademik süreçte de evsizliğe yönelik bilgi birikimim yoktu. Cevap olarak yereldeki faaliyetlerden öteye geçemedim tabi… Tez konumu düşündüğüm süreçte yazınıza denk gelmek beni bir nebze heyecanlandırdı 🙂 Emeğinize sağlık hocam.